FIKRALAR 3


AKŞAM YEMEĞİ 
İkisi de fakir olan Temel ile Fadime evlenirler.Aralarında şöyle anlaşırlar : 
-Her icimizde aşk içun yaşiyacağuk. 
Bir hafta sonra Temel evine geldiğinde Fadime'nin radyatörün üzerine oturmuş olduğunu görür ve sorar : 
-Ne yapayisun orada kariciğum? 
Fadime : 
-Akşam yemeğini ısıtıyirum sevgilum, der.
 
ARABAM DIŞARIDA                                                                                       
Temel kırtasiye'ye girmiş, tezgahtara : 
-Pana pir roman lazum, demiş. 
Kırtasiye tezgahtarı sormuş : 
-Efendim agır mı olsun hafif mi? 
Temel : 
-Farketmez, nasul olsa arabam dısarudadur.
 
ASMAK 
Dursun evinden çıktığında birde bakar ki komşusu Temel kendini belinden ağaca asmış halde duruyor.Hemen gidip ipi ağaçtan çözer.Komşusunu ağaçtan indirdikten sonra merakla sorar : 
-Ha sen ne yapayudun öyle? 
-Hiç kendimi asaydum... 
-Ha uşağum, penum pildiğum insan poynundan asılayi. 
Temel üzgün ve çaresiz bir halde komşusu Dursun'a baktıktan sonra cevap verir : 
-Ben de öyle yapmişudum.Ama ipu poynima pağladığum zaman bi türlü nefes alamayrum.
 
AKŞAM SERİNLİĞİNDE 
Bir mecliste konuşulurken, 
Amerikalı  : 
-Biz Mars'a gideceğiz, demiş. 
Alman : 
-Biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz, demiş. 
Fransız : 
-Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var, demiş. 
Bizim Karadenizli de onlardan geri kalmamak için : 
-Biz de güneşe gideceğiz, demiş. 
-Güneşe gidemezsiniz, demişler. Güneş yakar. 
Karadenizli gülümsemiş : 
-O kadar da enayi değiliz, tabi, demiş. Akşam serinliğinde gideceğiz. 
 
ANLAMLI ANLAMLI 
Karadenizlinin biri hemşerisine anlatıyor : 
-Dün belediye otobüsüne bindim; yan koltuktaki adam bilet almamışım gibi bana anlamlı anlamlı baktı. 
-Sen ne yaptın? 
-Bende bilet almışım gibi anlamlı anlamlı ona baktım. 
 
ARKADAŞIN OLDUĞUM İÇİN Mİ? 
Adamın biri karadenizli arkadaşına "eşek" demiş. 
Karadenizli sormuş : 
-Eşek olduğum için mi arkadaşınım; yoksa arkadaşın olduğum için mi eşeğim? 
 
AŞAĞISI BİR İŞ DÜŞÜNÜYOR 
Karadanizliye sormuşlar : 
-Neden baştaki saç ağarıyor da, aşağıdaki ağarmıyor? 
-Aşağısı bir iş düşünüyor, yukarısı bin iş düşünüyorda ondan, demiş Karadenizli.
 
ATALARIMIZ TELSİZ TELEFON KULLANMIŞLAR!!!            
Temel bilim adamı iken bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir.Amerikalılar anlatmaya başlar : 
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk.Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır. 
Sıra Türkiyeye gelir ve Temel başlar anlatmaya: 
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama birşey bulamadık.Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.
 
BANA GÜVENMEYİN 
Gazetede şöyle bir ilan çıkmış : "Bir müdür aranıyor.Yüksek tahsilli, İngilizce  ve Fransızca bilen, askerliğini yapmış, 30 yaşından gün almamış, boyu 1.85'den yukarı ve bekar olması gerekir... 
Temel başvurmuş : 
-Ben demiş, yüksek tahsil şöyle dursun ilk mektebi bile zor biturdum.İnciluzce de Firansizca da bilmeyrum.Yaşım 45'den yukarı, boyum 1.67... 
-Eeee, demişler.Ne demek istiyorsun? 
Temel gayet ciddi : 
-Bu ilanı verduğunuz müdürlük işi var ya, ha bu iş için bana güvenmiyesunuz demeye geldim... 
 
BIYIK                                                                        
Temel ile Dursun iki tane at almışlar. Fakat devamlı karıştırıyorlarmış. Hangisi kimin atı belli değil. O yüzden Temel'in aklına parlak bir fikir gelmiş ve atın bir tanesinin kuyruğunu kesmiş. Dursun'un ona inat o da diğer atın kuyruğunu kesmiş. Temel bu sefer atın bir tanesine boya ile işaret koymus. Dursun'da ona inat aynı yere aynı boya ile diğer ata işaret koymuş. Bakmış ki böyle de olmuyor. Temel Dursun'a : 
-Ha Tursun bak bu böyle olmayacak Beyaz at benimki, siyah at da seninki olsun, demiş. 
 
BIYIK                                                                        
Lazistan'ı gezmekte olan turist : 
-Allah Allah, burada herkesin bıyığı var, demiş. 
Temel, burnuna dikkat çekerek : 
-Piz önemli ve değerli şeylerin altini çizeruz. 
 
BİR ŞANS DAHA VER                                                                    
Öğretmen Temele kafayı takmış.İlla sınıfta bırakacakmış çocuğu diye millet dedikodu yapmış.Öğretmende halkın önünde Temeli sınav yapmaya karar vermiş.Stadta millet toplanmış.Ve öğretmen megafonla Temele sormuş : 
-Yedi kere yedi kaçtır?  
-Kırk tokuz demiş, Temel. 
Bir saniye sonra staddakiler ayağa kalkıp hep bir ağızdan : 
-Pi sanş taha ver, pi sanş taha ver, diye bağırmışlar. 
 
BİZİM EV                                                                                             
Temel evlenemiş.Kızın babasının evine ziyarete gitmişler.Gece Fadime sevişmek istememiş. 
-Neden kaçaysun, diye sormuş Temel. 
-Ha pura pabamın evii, demiş Fadime. 
-Purası pabanın evi de, pizim ev çerhane midur?
 
BİZ NE DEDİK                                                                                     
Temel bir gün hakimin karşısına çıkartılır. 
Hakim Temel'e sorar : 
-Evladim senin adın ne bakim?  
Temel : 
-Adım "Temel", fakat "Z" si yok.  
Hakim biran düşünür ve Temel'e dönerek der : 
-Evladım, "Temel"de "Z" yok ki!  
Temel hemen cevabı yapıştırır : 
-Eeeee, biz ne deduk hakim bey?
 
BMW                                                                     
Temel BMW almış ve on saatte Trabzon'a varmış. Dönüşte, BMW ile geri geleceğim karşılayın diye İstanbul'a telgraf çekmiş. Temel 40 saat sonra varmış, merakla sebebi sorulunca : 
-Pu BMW'lerin ileri pes vitesi, ceride ise sadece pi vitesi var. 
 
BOMBA                                                                                             
Askeri hastanede yatan Temel ve arkadaşlarının aletleri kopmuş.Sebebini soranlara Temel anlatıyor : 
-El pombasu talimu yapayuduk, pimi çektuktan sonra ona kadar sayup atmamuz emredildi, piz de parmaklarumuzla saymaya paşladuk, pir, içi, uç, tört, peş, öpür ele geçmek için pompalaru apuş arasına koyalum tedük, alti, yeti, seçiz, tokuz...Bummm!!
 
BUZDOLABI 
Eve geç saatte zilzurna sarhoş gelen Temel, yatmadan önce tuvalete gider.Daha sonra yatak odasının ışığını yakar kapıya dayanır.Gözleri kamaşarak uyanan Fadime'ye : 
-Ula kari der, sana helal olsun.Sen Trabizon'un en iyi karisusun. 
İltifata alışık olmayan Fadime : 
-Ne oldi herif nereden icabetti bu laflar? 
-Daha ne olsun.Biraz önce tuvalete su dökmeye gittum.Tuvaletin kapisuni ne güzel yaptirmişsun öyle, kapiyi açunca elekturuk kendiluğundan yanayi, deyince, Fadime yataktan fırlar ; 
-Ula herif sen buzdolabuna işedun ya!
 
ÇAY ELİNDEN ÖTEYE... 
Venedikte deney yapan bilim adamları insanların beyninden parça alarak etkisini görmek için söyledikleri kelimelere bakıyorlar.Bir İtalyan kobay başlıyor : 
-Huano mito. 
Beyninden biraz parça alıyorlar tekrar başlıyor : 
-Huano mi. 
Biraz daha parça alıyorlar : 
-Huan. 
Beyninin son parçasını alıyorlar ve adam başlıyor : 
-Çay elinden öteyi gidelim yali yali.....
 
ÇEVRECİ TEMEL 
Sabahın erken saatinde avdan dönen Temel, kayığını kıyıya çektikten sonra balıkçı kahvesine doğru yürür. 
Kahvedekiler yalnızca sağ ayağı dizine kadar ıslak olan Temel'e sorarlar : 
-Ula, balık vuriy mi? 
Temel : 
-Yok yahu ne gezer
-Madem baluk vurmayi ayağın niye dizine kadar islandi. 
Temel küçümseyerek yanıtlar : 
-Uşağum, haçan denizde sigara içeyrim.İzmariti suya atınca basıpta söndirmeyecek miyum oni?
 
DİK AÇI  KAYNIYOR                                                                    
Temel kolej sınavına hazırlanan oğluna yardım ederken sormuş : 
-Su kaç terecede kaynayi?  
-Toksan terece, deyince 
-Pilemedun, demiş, toksan terecede dik açı kaynayi!
 
DİLBİLGİSİ                                                                                     
Dilbilgisi dersinde Karadenizli öğretmen, Erzurumlu öğrencisini sözlüye kaldırıp sormuş : 
-Pakmak fiilinin çekiminu yap pakalum... 
-Erzurumlu öğrenci hemen atılır :  
-Bakirem, bakirsem, bakir... 
Öğretmen öğrencisinin bu cevabı karşısında : 
-Uy diluni eşekarisu soksun.Öyle mi denur daa?Onun aslu pöyledur : 
-Pakayrum, pakaysun, pakay... 
 
DOPİNG                                                                                        
Temel olimpiyat oyunları 100 metre finalinde doping yapmış.Anlaşılmasın diye sonuncu olmuş.
 
DÜN BURADA YOKTU                                                           
Temel boğazda tekneyle turist gezdiriyor birgün bir Amerikalıyı alıyor başlıyolar gezmeye...Amerikalı bir saray görüyor. 
-Bu ne kadar zamanda yapılmış, diyor 
Temel : 
-5 yılda, diye cevap veriyor... 
Amerikalı : 
-Yazık bizde olsa 1 yılrda yapılırdı. 
Biraz sonra bir cami göruyor. 
-Bu ne kadar zamanda yapılmış, diye soruyor... 
Temel : 
-2 yıl, diye cevap veriyor. 
Amerikalı : 
-Yazık be bizde olsa 3 ayda biterdi, diyor. 
Temel uyuz oluyor duruma... 
Biraz sonra bi tarihi yapı daha göruyolar..gene soruyor Amerikalı... 
Temel : 
-2 ay, diyor. 
Amerikalı  yine : 
-Yazık be bizde olsa 1 haftada biterdi, diyor. 
Temel iyice kıllanıyor.Tam o sırada Boğaz Köprüsü'nün altına geliyorlar... 
Amerikalı yukarıyı göstererek : 
-Bu köprü ne kadar zamanda yapıldı, diyor. 
Temel şaşkın şaşkın bakışlarla kafayı kaldırıp : 
-Hangisi? Bu mu? Bu dün burada yoktu yaa...
 
AŞK DİLİ 
Hayvanat bahçesinde iki ahtapot kollarını birbirine sarmış, dolaşıyorlardı.Erkek ahtopot eğildi, hafif sesle dişi ahtapotun kulağına fısıldadı : 
-Ne güzel bir gece, değil mi sevgilim?...Mehtap, yıldızlar, sen, ben...Ve bu güzel gecede seninle ikimiz böyle kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola dolaşıyoruz.
 
AYIP OLUR 
Uçakta hostes, papaza sormuş : 
-Viski, cin, şarap...Ne emredersiniz? 
-Kaç metrede uçuyoruz kızım? 
-On bin metredeyiz peder! 
-O halde sen bana su getir kızım, patrona çok yakınız, ayıp olur!
 
BERABERE   
Futbol maçı başlamadan önce iki takımdan birinin kaptanı, hakemi bir köşeye çekip : 
-Hocam, der.Sen bizim takımın durumunu bilmezsin... 
-Bu maçı bize kaybettirecek olursan, bizimkiler seni ne yapar bilirmisin? 
-Ne yapar? 
-Seni parça parça ederler... 
Hakem cevap verdi : 
-Anlaşıldı, siz bu oyunda berabere kalacaksınız... 
-Neden? 
-Öteki, takımın kaptanı da bana aynı sözleri söyledi de ondan!...
 
BİLET LÜTFEN                                    YENİ
Üç işletmeci ve üc mühendisin iş icabı trenle bir seyahate çıkmaları gerekir. Tren garına giderler. Üç işletmeci 3 bilet aldığı halde mühendisler tek bilet alır. İşletmeciler bunun sebebini sorduklarında 
mühendisler : 
-Bekleyin ve görun, derler. 
Trene binerler ve tren hareket ettikten bir süre sonra üc muhendis kalkıp hep beraber trenin tuvaletine girerler. Biraz sonra kondüktor gelir ve üç işletmeciden üc bileti alır. Tuvaletin önünden geçerken kapıyı tıklatıp : 
-Bilet lütfen, der. 
Kapı açılır ve bir el bileti uzatır. İşletmeciler bunu görürler. Taktiği kapmışlardır. Donüş yolculuğu için yine gara giderler.İşletmeciler bu sefer tek bilet almışlardır. Muhendisler ise hiç bilet almaz. İsletmeciler yine şaşirıp sebebini sorduklarında mühendisler yine bekleyip görmelerini söylerler. Bir sure sonra yolculuk başlar. Önce işletmeciler kalkıp bir tuvalete girer. Ardından da mühendisler karşısındaki tuvalete. Kondüktörün gelmesine yakın bir mühendis çıkıp karşı kapıyı tıklar ve : 
-Bilet lütfen, der. Açılan kapıdan bir el bileti uzatır. Bileti alan mühendis diğer tuvalete geri girer!..  
Rıfat Günlühan
 
TERESLER 
Padişahlık devrinde paşanın birisini, veziriazama şikayet etmişler : 
-Bu adam, demişler, herkesi tahkir ediyor, Teres diyor. 
Sadrazam paşayı huzuruna çağırır : 
-Bak...Herkes senden şikayetçi.Kimi görsen Teres diye hitap ediyormuşsun... 
Paşa başını sallayarak cevap vermiş : 
-Hangi Teres dedi? demiş.
 
ZEKİ KÖPEK 
Adam meyhanede oturmuş arkadaşlarına köpeğini methediyordu : 
-Müthiş akıllıdır.Bakın size bir örnek vereyim.Geçen gece dolaştırmaya çıkarmıştım bizim evin köşesindeki eczanenin önüne gelince tam kapıya işedi...  
Arkadaşları gülmüş.Biri dayanamamış : 
-Kuzum bunun zeka ile ne ilgisi var.Her köpek yapar bunu...  
-Yapar tabii.Ama eczanenin kapısında "İdrar tahlili yapılır" yazıyordu.

 

 

 
SÖZÜNÜ GERİ AL 
Toplantı çok sert geçiyor, üyeler şiddetli biçimde tartışıyordu.Bir ara üyelerden biri ayağa fırladı ve bağırdı : 
-Bu toplantıya katılanların yarısı aptal... 
Öteki üyeler de ayağa kalktılar : 
-Sözünü geri al!... 
-Geri al sözünü!... 
-Geri al!... 
-Sözünü geri al!... 
Sert baskı ve üzerine gelmeleri karşısında boynunu eğdi ve üye : 
-Peki, dedi, peki...Geri alıyorum sözümü...Bu toplantıya katılanların yarısı aptal değil...
 
PARA NE İŞE YARAR? 
Sokağın başında çöreklenmiş dilenci, Neyzen geçerken : 
-Allah rızası için beş-on kuruş? diye sızlanır. 
-Ya vereyim de kafayı çek! 
-Ağzıma içki koymam. 
-Tütün içersin. 
-Kullanmam. 
-Öyle ise, genç kızlara... 
-Yolunu bile bilmem. 
-O zaman parayı ne yapacaksın?

 

DOST GEÇİNMELİ 
Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.Nihayet : 
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti : 
-Pazar günü saat 10'da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçecek. 
Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada.Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı.Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti.Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı. 
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu : 
-Bakan yüzme bilmiyor!
 
GERÇEKTEN ÖLÜYMÜŞ 
Otelciyi çağırdı : 
-Odalarım temizdir,  dediniz.Pire filan yoktur, dediniz.Bakın şuna! 
Otelci eğilip baktı : 
-Evet, o pire ama...Ölü...Ölü... 
Müşteri boynunu büktü, otelci de gitti. 
Ertesi sabah otelci : 
-Nasıl, dedi, rahat uyudunuz mu? 
-Valla uyuyabilseydim, belki rahat ederdim ama...Sizin o ölü pire yok mu? 
-N'olmuş ölü pireye? 
-Yoo...Siz haklıymışsınız...Gerçekten ölüymüş o pire...Fakat cenaze töreni o kadar kalabalık oldu ki... Eşi, dostu ahbabı, akrabası, bütün pireler hazırdı törende...
 
GEMİCİ                                                         
Bir gemici geç vakit otele gelmiş. Yer olup olmadığını sormuş : 
-İki  kişilik bir odada tek yatağım var, demiş resepsiyon gorevlisi. Ancak pek tavsiye etmem. Çünkü öteki yatakta fena halde horlayan bir delikanlı yatıyor. 
-Ziyani yok, demiş gemici, verin bana o yatağı... 
Ertesi sabah gemici hesabı ödemeye indiğinde otelci sormuş : 
-Nasıl uyuyabildiniz mi? 
-Cok güzel uyudum, demiş gemici... 
-Yanınızdaki müşteri hiç horlamadı mı? 
-Hiç horlamadı.. 
-Ama nasıl olur? 
-Odaya girince yanağından "Merhaba guzel çocuk" diye bir makas aldım. Sabahakadar gözlerini kırpmadan yatakta oturdu... 
Arzu Eken
 
GEVEZE 
Bir görüşte aşık olup evlenen adam, bir yıl sonra boşanmak isteğiyle mahkemeye başvurur.Yargıç sorar : 
-Peki, dilekçeni kabul ediyorum.Fakat neden bir yıldır karına tek söz söylemedin?  
Adam boynunu büküp yanıtlar : 
-Lafını kesmek istemedim de ondan hakim bey... 
 
HER ZAMAN KAYBETMEZ Kİ 
İspanya'da tatilini geçiren turist, restoranda tipik bir İspanyol yemeği yemek istemişti. Listeyi uzun uzun inceledi.Cojano adı dikkatini çekti.Ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.Parmağını basıp, garsona işaret etti.Garson bir tabak içerisinde yemeğini getirdi.Nefis bir şeydi ama içindekinin ne olduğunu çıkaramadı.Bir çeşit etti ana ne?...Garsonu çağırdı ve sordu...Garson anlattı : 
-Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım?  
-Evet...  
-İşte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen boğanın yumurtalıklarından yapıldı.  
Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti.Tadı damağında kalan yemeği Cojano'yu bir kez daha istedi.Lezzetle yedi.Artık ahbap oldukları garson hatır sormaya geldi : 
-Nasıl memnun kaldınız mı bayım?  
-Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti.Dün yediğim Cojano biraz daha büyüktü gibi geldi bana.  
Garson başını iki yana salladı : 
-Her zaman boğa kaybetmez bayım...
 
İSPATI    
Ayakları çok fena kokardı.Bir gün bir arkadaşına birlikte tiyatroya gitmelerini teklif etti. 
-Hay hay, dedi arkadaşı.Ama eve git, ayaklarını yıka ve temiz bir çorap giy.Söz mü? 
Tiyatroya gittiler.Yerlerine oturdular.Aradan beş on dakika geçmeden etrafındakiler mendillerini burunlarına götürmeye başladı. 
-Hani söz vermiştin, dedi arkadaşı. 
-Vallahi değiştirdim, dedi.İnanmazsın diye kirlileri de cebime koydum.Nah!...
 
İŞİ NEYMİŞ? 
Uzun zamandan beri görüşmüyorlardı.Yolda karşılaştılar. 
-Hayrola epeydir görüşmedik.Ne yapıyorsun?  
-İyiyim..Yeni bir iş kurdum.Kadınlarla uğraşıyorum.  
-O nasıl iş öyle?  
-Onları esirler gibi çalıştırıyorum.Yemek yemelerine izin vermiyorum, kızınca bağırıp, çağırıyorum, paralarını alıyorum.Sonra da işleri bitince kovuyorum...  
-Ne biçim şey bu böyle?  
-Valla güzellik enstitüsü diyor onlar. 
 
KAZ 
Adam ölür ve öbür dünyada sorgusu başlar : 
-Hiç içki içtin mi?  
-Aman efendim...  
-Kumar oynadın mı?  
-Aman efendim...  
-Kadınlarla aran nasıldı?  
-Aman efendim, ben kim çapkınlık kim.  
Cebrail dönüp bağırı r: 
-Oradan bir çift kanat getirin!  
Adam çok sevinir : 
-Melek oluyorum, değil mi efendim? der. 
Cebrail cevaplar: 
-Hayır kaz oluyorsun! 
 
KOVBOY VE ATI   
Bir kovboy çiftliğine dönmektedir.Bindiği atı yeni satın almıştır.Atın üstünde bir gün evvel evlendiği genç bir kadını da getirmektedir.Sel yatağı boyunca ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar. 
-Bir, der kovboy kısaca. 
Ve on dakika sonra at yine bir yoldan sapma yapar. 
-İki, der kovboy. 
Biraz daha ileride, at bir engel karşısında, az kalsın dengesini kaybeder gibi olur, bu kez kovboy ne bir, ne iki der.Kadını attan indirir ve : 
-Üç, der! 
Ve bir tabancayla atı öldürür. 
Genç evli kadın, dehşete düşmüştür.İtiraz etmekten kendini alıkoyamaz. 
-Herşeye karşın, biraz sert, yapmamalıydın! 
Ve kovboy sayar : 
-Bir!
 
KREDİ KARTIMI KAYBETMİŞİM BİLOCAN 
Esra Hanım dikkatsiz birisidir. Tam New York'a hareket edeceği vakit kredi kartını kaybeder. Hemen Citibank'a telefon eder : 
-İyi geceler. Nasıl yardımcı olabilirim. 
-Merhaba. Ben kredi kartımi kaybettim. 
-Bana ne ??? 
-Citibank değil mi orası? 
- Sss Sıtkı abi. Telefonda bi bayan var seni arıyo galiba. 
Kredi kartını kaybetmenin yanında yanlış numara da çeviren dikkatsiz bayan iyice bunalır. Dikkatlice telefonun tuşlarına basar. 
- Iyi geceler Citibank. Ben Hakan. Nasıl yardımcı olabilirim? 
- Ben kredi kartımı kaybettim. 
- Hiç sorun değil, hemen kartınızı iptal ediyorum. Yeni kartiniz 24 saat içinde elinize geçecektir. 
- Ama ben şu anda New York'a hareket etmek üzereyim. 
- Bize koymaz hanfendi. Kartınız 24 saat içinde elinizde. 
Esra hanım düşünceler içinde uçağına biner. New York'a gider. Uçaktan indiğinde güzel bir bayan onu beklemektedir. 
- Buyrun hanımefendi kartınız. 
- Aman tanrım bu ne hizmet, bu ne sürat !! 
- Teveccühünüz. Buyrun bu da faturaniz. 1500 $ 
- Nası yaa? 
- Senin peşinden kalktık geldik buralara. 1200 $ gidiş - dönüş uçak parasi, 100 $ yeni kart çıkartma bedeli, 100 $ senden önce uçaktan çıkıp seni bekliyormuş ayağına yatmam için kapıda bana yardım eden hostese verilen rüşvet, 50 $ taksi parasi. 30 $ Damga pulu, 15 $ Kore Sehitleri Vakfı için kesinti. - 1495 $ oldu. 
- Bi de döner yedim uçağa binmeden önce. 
- İnanamıyorum. Alacakaranlık kuşağı gibi. Peki bu faturadaki "CETVEL" ibaresi nedir? 
- Ahh neredeyse unutuyordum. Bu da kartınızı kaybettiginiz için ceza. Açın efendim ellerinizi. 
- Neler diyorsunuz? 
- Açın efendim. Avuç içleri tavana bakacak sekilde. 
"ÇAT ÇAT ÇAT" 
- Ahhh çok acıdı. Manyaklık bu. 
- Bir daha kartınızı kaybetmemeniz gerektiğini öğrenirsiniz. Hadi eyvallah. Hey siz yeşilli bayan. Kartınızı kaybettiniz değil mi? Geliyorum. 
- Anne - Baba inanamayacaksınız ama kredi kartım elimde. 
- Sen de inanamayacaksın kızım. Citibank'tan iki tane zebellah gibi adam geldi. Şu anda anneni dövüyorlar. Ahh ne vuruyosun be!! 
 
 
MADEM GÖRDÜN DE!... 
Kekeme ile bir arkadaşı yolda gidiyorlarmış.Kekeme, birden atılmış  : 
-Gö...Gö...Gördün mü?  
Arkadaşı sormuş : 
-Neyi gördün mü?  
-Ha...Ha...Harika bir ka...ka...kadın...Bir de mi...mi...mini bir etek giymiş...  
-Hani? Nerede?  
-Se...Se...Sen ba...ba...bakana ka..ka..kadar ma...ma...mağazaya girdi!  
Biraz daha yürümüşler.Kekeme yine atılmış : 
-Gö...Gö...Gördün mü?  
-Neyi gördün mü?  
-Şa...Şa...Şahane bir ara...ara...araba!  
-Hani nerede?  
-Sen ba...ba...bakana ka...ka...kadar geçti git...git...gitti!  
Daha yürümüşler.Kekeme yine atılmış : 
-Gö...Gö...Gördün mü?  
Ama arkadaşı bu sefer sinirlenmiş:  
-Gördüm lan! demiş.Gördüm işte!  
Kekeme de öfkeyle çıkışmış : 
-Ma... Madem gördün de, ne diye bo...bo...boka bastın! 
 
MAHVOLAN ABLAM   
Gecekkondu mahallesinde çok lüks bir otomobil durdu.Şoför içindeki hanıma  kapıyı açmak için koştu.Son model arabanın etrafını derhal çocuklar sardı.İçinden iyi giyimli, genç, güzel bir kadın indi.Arabanın etrafını saran çocuklardan biri diğerine sordu : 
-Kim bu acaba? 
-Mahvoldu dedikleri ablam!...
 
MUCİZE 
Adam çapkınlık yapmaktan çok hoşlanıyordu.Tedavi gördüğü hastanede yattığı koğuşa çok güzel bir hemşire geldiğini görünce dayanamadı laf attı : 
-Biliyor musunuz, sizin gibi bir hemşirenin bana bakmasını tercih ederdim.Bu büyük bir nimet olurdu...  
Hemşire gayet sakin cevap verdi: 
-Nimet değil mucize olurdu.Çünkü ben doğum kısmındayım. 
 
NEREDE O İPNE 
Hollywood'da güzel bir evde bir parti veriliyor.Partinin sahibi partiyeheyecan ve değişim katmak için mikrofonu eline alıp başlıyor : 
-Arkadaşlar akvaryumdaki iki Pirana'yı bu havuza atacağım.Havuza atlayıp karşıya çıkan arkadaş şu gördügünüz sarışınla sabaha kadar eğlenebilir. 
Kimsede ses seda yok. 
-Bu esmeride sunuyoruz. 
Yine kimsede ses yok. 
-Bu kumral bayanı da hediye ediyoruz. 
Yine ses yok. 
-Bu ipneyi de veriyoruz. 
-Slaaaaash!!!... 
Adamın biri suda hızla yüzüyor ve karşıya geçiyor.Tekrar koşup havuzun öbür kenarına geliyor : 
-Nerede o ibne! 
-Beyefendi o havuzun karşısında! 
Adam şaşkın şaşkın : 
-O değil! Beni havuza iten ibne nerede......
 
NİNEM ÖDESİN   
Genç kız, büyük annesi ile bir mağazaya girer ve kendine yiyecekmiş gibi bakan tezgahtara sorar : 
-Bu kurdelerin metresi kaça? 
-Bir öpücüğe bayan 
-Pekala, on metre veriniz. 
Kız sarılan kurdele paketini alır ve : 
-Hesabı, büyük annem ödeyecek, der.
 
ÖNEMLİ NEDEN 
-Hayrola nereden? 
-Be be ben mi?Rad rad radyodan geliyorum... 
-Ne vardı radyoda? 
-Spi spi spi spiker sı sı sı sınavı vardı da... 
-Eeee, ne oldu? 
-Bı bı bı bırak yahu?Kı kı kıravat tak tak takmadık diye almadılar.